Fütuhu’l Büldan Ülkelerin Fetihleri Arapça
Listing Details
Fütuhu’l Büldan Ülkelerin Fetihleri Arapça
فتوح البلدان
أحمد بن يحيى بن جابر البلاذري
FÜTÛHU’I-BÜLDÂN
Belâzürî’nİn (ö. 279/892-93) İslâm fetihlerini ve bu fetihlerden sonra gerçekleştirilen imar, iskân ve kültürel faaliyetleri anlatan eseri.
Müellifin günümüze intikal eden iki eserinden biridir. Hz. Peygamber’in Me¬dine’ye hicretiyle başlayan Fütûhu’l-büldân ‘da, bölge ve şehir esasına göre baş¬ta Medine olmak üzere yahudilerle mes¬kûn yerlerin, Mekke, Tâif, Tebâle ve Cü-reş. Tebük ve çevresi, Necran, Yemen, Uman, Bahreyn ve Yemâme’nin fetihle¬ri anlatılmaktadır. Hz. Ebû Bekir zama¬nında ortaya çıkan irtidad hareketleri belirtildikten sonra Suriye başkuman¬danlığına bağlı olarak Dımaşk ve çevre¬sinin, el-Cezîre ve Malatya’nın, Mısır, Ku¬zey Afrika ve Endülüs İle Akdeniz’deki adaların; İrak başkumandanlığına bağlı olarak da Sevâd, İran, Azerbaycan, Orta Asya, Horasan, Mekrân ve Sind bölgele¬rinin fethi üzerinde durulmaktadır. Eser¬de ayrıca mahallî divanlardaki kayıtların Rumca ve Pehlevîce yerine Arapça tutul¬ması, kâğıdın İslâm dünyasında kullanıl¬ması, yeni kurulan Küfe. Basra ve Bağ¬dat şehirleri, haraç topraklarının duru¬mu. Hz. Ömer’in divan teşkilâtı, mühür, para ve yazı gibi. siyasî ve askerî geliş¬meler dışındaki devlet teşkilâtı, ekono¬mik, sosyal ve kültürel konular müstakil başlıklar halinde ele alınmaktadır.
Belâzürî bu eserinde, savaşlara yer vermeksizin bir yerin kimin tarafından ve hangi tarihte fethedildiğine, barış veya savaş yoluyla ele geçirildiğine dair haberleri ve buna bağlı olarak mua¬hedelerle belirlenen toprak vergilerini, bu arada İslâm devleti hâkimiyetine giren gayri müslimlerin ödedikleri cizye miktarlarını zikretmeye bilhassa dikkat etmiştir. Eser ayrıca fetihlerden sonra¬ki İmar ve İskân faaliyetlerine, yapılan camilere, çarşılara, açılan kuyulara ve kanallara, inşa edilen köşk ve saraylara, iktâ edilen veya mera haline getirilen topraklara ait haber ve rivayetlere yer vermesiyle de dikkati çekmektedir.
Müellif Fütûhu’l-büldân’i yazarken daha önceki tarihçilerin çoğu zamanı¬mıza ulaşmamış kitaplarından, özellikle Vâkıdî, Yahya b. Adem, Ebû Ubeyd Kasım b. Sellâm, Medâinî, İbn Sa’d ve İbn Hİşâm’ın eserlerinden, çeşitli yerleri ziyareti sırasında edindiği ve Abbasî sa¬rayındaki yakın dostlarından aldığı bil¬gilerden faydalanmıştır. Belâzürî bu ha¬ber ve bilgileri rivayet ederken yaygın sened usulüne göre râvilerin isimlerini zikretmekle beraber zaman zaman adla¬rını vermeden “râvilerin dediklerine göre” ifadesiyle olayları bir bütünlük İçeri¬sinde vermeyi tercih etmiştir. Müellif ayrıca hadis ve siyer âlimlerinin rivayetlerini, bunun yanında ülkelerin fetihlerine dair çeşitli sözleri bazan aynen naklettiğini, bazan da diğer rivayetlerle karşılaştırıp doğruyu bulmaya çalıştığını söyleyerek takip ettiği metodu da belirtmiştir.
İslâm fetihleri alanında yazılmış olup günümüze kadar gelebilen eserlerin en eskilerinden biri olan Fütûhu’l-büldân meşhur tarihçi Mes’ûdî’nin takdirini kazanmış, Yâküt el-Hamevî de Mu’cemü’l-büldân’ı yazarken bu eserden geniş ölçüde faydalanmıştır. Belâzürî bu eseriyle tarih alanında olduğu kadar coğrafya alanında da çok mühim malzeme bırakmıştır. Basra. Küfe, Fustat Kayrevan gibi yeni şehirlerin kurulması ve bunların planları, ayrıca Arap kabilelerinin çeşitli bölgelere yerleşmesiyle ilgili olarak medeniyet tarihi ve ülkelerin İslâmlaşması açısından çok önemli bilgiler vermiştir.
Fütûhu’l-büldân ilk defa de Goeje tarafından üç bölüm halinde yayımlan¬mış [436], bu baskı esas alınarak daha sonra Kahi-re’de neşredilmiştir (1319/1901}. Frank¬furt Arap-İslâm İlimleri Tarihi Enstitü¬sü de eseri “Islamic Geography” serisin¬de (42. cilt} ofset olarak yayımlamıştır [437]. Kitap ayrıca Rıd¬van Muhammed Rıdvan [438]; Selâhaddin el-Müneccid [439], Abdullah Enîs et-Tabbâ -Ömer Enîs et-Tabbâ [440] ve Sü¬heyl Zekkâr [441]tarafın¬dan da neşredilmiştir.
Hamaker eseri kısmen Latince’ye [442], P. K. Hitti – F. C. Murgotten The Origins of the Islamic State adıy¬la İngilizce’ye [443], 0. Rescher bir bölümünü Al-manca’ya [444], Zâkir Kadi¬ri Ugan [445] ve Mus¬tafa Fayda [446] Türkçe’ye, Âzer-taş Âzernûş [447] ve Muhammed Tevekkül [448] Farsça’ya tercüme etmiş¬lerdir.